JESSİCA STOCKHOLDER’İN ÇALIŞMALARININ İÇİNDE BULUNDUKLARI ALANLA ARALARINDAKİ ETKİN İLİŞKİ


JESSİCA STOCKHOLDER’İN ÇALIŞMALARININ İÇİNDE BULUNDUKLARI ALANLA ARALARINDAKİ ETKİN İLİŞKİ



MEHMET AHMET BÜLEZ




                                                                      Ankara, 2017





JESSİCA STOCKHOLDER’İN ÇALIŞMALARININ İÇİNDE BULUNDUKLARI ALANLA ARALARINDAKİ ETKİN İLİŞKİ



Mehmet Ahmet BÜLEZ



Anahtar kelimeler: Enstalasyon, Stockholder, Renk, Mekân




ÖZET
Enstalasyon, geleneksel ve alışılmışın aksine, çevreden bağımsız bir sanat nesnesi içermeyip belirli bir mekân için yaratılan, mekânın niteliklerini kullanıp irdeleyen ve izleyici katılımının temel gereklilik olduğu bir sanat türüdür. Kökleri kavramsal sanat ve hatta 20. yüzyıl başındaki Marcel Duchamp'ın hazır-yapımları ve Kurt Schwitters'e kadar giden enstalasyon, çağdaş sanatta mimarlık ve performans dışında birçok görsel sanat disiplininden de destek alan melez bir tarzdır. Bu sayede sanatçının ve izleyicinin rolü yeniden biçimlendirilmiş ve sanat yapıtının tanımına farklı bakış açıları getirilmiştir. Enstalasyon sanatı ve Jessica Stockholder örneğiyle, enstalasyon sanatı ve sanat ürününün bulundukları alanla aralarındaki etkin ilişki ele alınmıştır.
Jessica Stockholder 1959’da ABD’nin Seattle kentinde doğdu. Çalışmalarına halen ABD’de sürdürmektedir. Stockholder heykelsi-resimsel yerleştirme çalışmalarını, sistematik planlama ve kendiliğinden gelişen keyifli akış arasında çakışan noktaları araştırıp eserlerinde uygulamaya çalışmıştır.



GİRİŞ
Son yıllarda enstalasyon sanatının konumu değişerek çağdaş görsel kültür içinde belli başlı sanat akımlarından biri haline gelmiştir. Enstalasyon, sanat formunu yeni baştan tanımlayan ve başka disiplinleri de etkileyerek, sınırları tanımayan bir ifade aracı olarak gelenekselleşmiş, imgelem ve anlatı oluşturma modellerine karşı yeni formlar üretmiştir. Enstalasyon sabit sınırları kabullenmemesiyle tanımlanan bir sanat olmuştur. Enstalasyonun deneysel yanı, sanatçıları başka disiplinlerin sınırlarını irdelemeye yöneltmiştir.
Plastik sanatların diğer ögelerinde ( tablo, heykel vb.) eserin bitmiş hali yani sonuç önemliyken, enstalasyon izleyiciye farklı bir deneyim yaşatmayı hedeflediği için, süreç odaklıdır ve bu yönüyle ön plana çıkar. Enstalasyonda süreçselliği özellikle 80'li yıllarda görmek mümkündür. Dan Flavin'in mekânsal algılayışı değiştiren florasanları imzası niteliğini taşır. Daniel Büren'in 3,7 cmlik çizgileri beyaz ve ikinci bir canlı renkle birlikte kullanarak mekânları dönüştürmüştür. Resim malzemesi kullanarak ama resim olmayan çalışmalar yapmıştır. 1960'lar ve 80'ler arasındaki enstalasyolarda izleyici sadece göz konumundadır. Edward Kienholz'un "Bordello/ Randevu Evi" sürealite taşıyan ve izleyicinin göz konumunda olduğu enstalasyonlara verilebilecek bir örnektir.
Sanatın her dalını ifade aracı olarak kullanması, malzeme kullanımındaki sınırsızlık, izleyicinin de katıldığı eylemsel, deneyimsel bir olay oluşu, enstalasyonu, mimarlık, müzik, şiir, resim, heykel, performans, tiyatro dallarından beslenen bir çalışma biçimi olarak ortaya koymuştur. Birçok enstalasyon, kurumsal çerçeveden hareketle kültür ve tarih hakkındaki tartışmalara katkıda bulunur. Fiziksel bir mekânın var olma özellikleri mekânın kendisini vurgulamak üzere kullanıldığı gibi bu özellikler hayali bir mekân yaratmak üzere de kullanılmıştır.
Enstalasyon sanatçıları kullandıkları malzeme ve mekân açısından kendilerine sınır koymazlar. Bu sanatçılar üzerindeki sürekli yeni bir şeyler bulma baskılarının bir sonucudur.



Jessica Stockholder’in Heykelsi-Resimsel Yerleştirmeleri

Jessica Stockholder, kendine özgü çalışma sisteminin kaynağının, temelde sözcüklere dayanmayan bir yaratıcı alanda üretim yapmak suretiyle çocukluğundan beri aldığı entelektüel terbiyeden –annesi Shakespeare uzmanıdır- kopma arzusu olduğunu ifade eder. Zamanla bu yaklaşımını değiştirmesine ve bazen yapıtlarına uygun sözcükler eklemesine rağmen Stockholder’ın heykelsi-resimsel yerleştirmelerinin kökleri, hem fiziksel hem fantastik bir gerçeklik yaratmak için kullanacağı birer çıkış noktası haline gelen malzemeleri, sıradan nesneleri ve farklı dünyaları buluşturma bağlamında ele alır. Bir dizi deneysel düşüncenin hayata geçirilmesi olarak gördüğü, doğaçlama oyunlardan ibaret süreç boyunca Stockholder sistematik planlama ile kendiliğinden gelişen keyifli akış arasında çakışan noktaları araştırır.
                 

Görsel 1. “Sam Kumu Ezdi ya da Kum Sam’i Ezdi”, 2004,  Karışık Teknik, Yerleştirme Görüntüsü, Rice Üniversitesi Sanat Galerisi, Houston





Sam Kumu Ezdi ya da Kum Sam’i Ezdi, Stockholder’in 2004’te Houston’daki Rice Üniversitesi Sanat Galerisi’nde açtığı aynı isimli sergide yer alıyordu. Sanatçının tipik “yayılan” çalışmalarından biri olan yapıt geniş, ferah bir odayı bazıları uyumlu bazıları ise apaçık uyumsuz, rengiyle, şekliyle, dokusuyla baş döndürücü çeşitlilikte bir dizi parçayla dolu, sınırları belirsiz bir oyun alanına dönüştürdü. Yapıtın bıraktığı etkide ışığında önemli bir rolü vardı. Nitekim sanatçı, neredeyse labirente benzeyen bir kurgu yaratmak için yapıtlarına görsel ve bütünsel karmaşayı artıran katmanlar eklemeyi sağlayan dijital yansıtıcıların, açık renkli ampullerin, tiyatrolarda kullanılan sahne ışıklarının yanı sıra geleneksel aydınlatma sistemlerini de kullanmaktadır.

          

Görsel 2. İçi Boş Geniş Yerler; İçi Boş Dar Yerler, 2011, Amerikan Dişbudağından Yapılma Keresteler, Boya, Kontrplak, Aldrich Contemporary Art Museum, Ridgefield, Connecticut.



Stockholder plastik malzemeyi sever. Bunun sebebi yalnızca kolay kullanılabilmesi ve görsel etkisi değildir. Bu sevgi, plastiğin çağdaş kültürde oynadığı sayısız roldende ileri gelir. Sanatçının yapıtlarının genelinde mobilya, besin, ev aletleri, spor malzemeleri gibi bileşenleri yanında plastik ögelerde bulunur. Ayrıca beton, tahta, fiber levha gibi ham/işlenmemiş mazemelerde göze çarpar. Bütün bunlar üstlerini tamamen kaplayan boyalarla gökkuşağı gibi rengarenk boyanmıştır. Robert Rauschenberg, Richard Tuttle ve diğer sanatçıların karışık teknikle çalışmak konusunda yaptığı yeniliklere, Konstrüktivizme, Soyut Dışavurumculuğa ihanetmiş gibi görünen nihai yapıtlar ise biçimsedir ancak hiç de sessiz değildir. Bilakis, hem fiziksel hemde psikolojik açıdan kendini sürekli yeniden üreten bir ortamda daimi hazzın değeri  hakkında yorum yapar ve aslında bu değeri somutlaştırır.

                                       
Görsel 3. İsimsiz, 2009, karışık teknik 230x76,2x63,5 cm


Stockholder, münferit şekilde serbest halde duran yapıtların yanı sıra duvara monte edilen heykeller, malzeme gruplarıda üretir. Buna rağmen en büyük ölçekli yerleştşrmeleri, yalnızca iç mekanları ıvır zıvırla doldurmakla kalmaz, duvarları, zemini, hatta tavanı bile renklendirip kaplayarak ortama lav akıntısı gibi yayılır. Aklındaki belli başlı kurumlar için bu projelerine entegre etmeyi hedefler. Sanatçının desenleri, projenin genel yapısını belirleyen ama yerinde  gelişmesine imkan veren tarif  niteliği taşır.



SONUÇ
Her enstalasyon bir deneyimin ortak ürünüdür. Genellikle sanatçı izleyiciye yönelik olarak eserini icra etmez. Muhtelif parçaların yerleştirilmeleriyle ortaya çıkan özgün enstalasyonlar farklı mekânlara farklı yaşanmışlıklar katmaktadırlar. Enstalasyon klişeleşmiş kurallar dizisi değil, devinimi olan, sürekli kendisini yenileyen, teknoloji ile bağlarını güçlendirerek alanını genişleten kapsamlı bir süreçtir.
Enstalasyon sanatı algılanan herhangi bir şeyin nasıl anlam yaratılmasına katıldığının yoğunlaşmış bir gösterimidir.
Bu bağlamda sanatçı Jessica Stockholder’in enstalasyonların da renk, mobilya, besin ve ev malzemeleri gibi bileşenlerin yanında plastik öğelerle de kucaklaşmıştır. Enstalasyon sanatçısı olarak Jessica Stockholder’in tercih edilmesindeki en büyük sebep projelerinin en büyük ölçekli yerleştirmeleri, mekâna lav akıntısı gibi yayılması olarak üretilmiş olması ve ham/işlenmemiş malzemeleri de kullanmasıdır. Rengi bir tür bağlayıcı madde gibi kullanan sanatçı, aslında birbirinden tamamen farklı olan nesneler arasında bağ kurar; nesnelerin görünüşünü değiştirmez ancak biraz kaba, hayli de şaşırtıcı yöntemlerle bunlara müdahale edip yeniden bir araya getirir.
Enstalasyonlarını oluşturan nesnelerin birbirleri ile ilişkileri ve çalışmalarının içinde bulundukları alanla aralarındaki etkin ilişki bir bütün ile buluşur. Bu nokta da enstalasyonlar, yalnızca karşımızda duran nesneler düzeneği değil, izleme-izlenme sürecini yaşatan yeni bir ortama dönüşmektedir. Sanatçı heykelsi-resimsel yerleştirme çalışmalarını, sistematik planlama ve kendiliğinden gelişen keyifli akış arasında çakışan noktaları araştırıp eserlerinde uygulamaya çalışıp izleyiciye sunmaktadır.










Kaynaklar
Thompson J. (2017). Modern Resim Nasıl Okunur Modern Ustaları Anlamak (1. Baskı) (Çulcu C. F. Çev.) Basım Yeri: İstanbul, Hayalperest Yayınevi. (2014)
Wılson M. (2017). Çağdaş Sanat Nasıl Okunur 21. Yüzyıl Sanatını Yaşamak (1. Baskı) (Erdoğan F. C. Çev.) Basım Yeri: İstanbul, Hayalperest Yayınevi. (2015)
Barrett T. (2017). Neden Bu Sanat Çağdaş Sanatta Estetik Ve Eleştiri (1. Baskı) (Ertmert E. Çev.) Basım Yeri: İstanbul, Hayalperest Yayınevi. (2015)
Erinç S. M. (2017) Sanatın Boyutları (2. Baskı) Basım Yeri: Ankara, Ütopya Yayınevi. (1998)
Turani A. (2017) Çağdaş Sanat Felsefesi (5. Baskı) Basım Yeri: İstanbul, Remzi Kitabevi. (1974)

Ertan G. , Sansarcı E. (2017) Görsel Sanatlarda Anlam Ve Algı (1. Baskı) Basım Yeri: İstanbul, Alternatif Yayıncılık. (2017)

Benzer Konular
Sonraki
« Sonraki Konu
Önceki Konu
Önceki Konu »