Mehmet Ahmet BÜLEZ "NESNE-BAĞ" Serisi (ahşap işler)




















Resim, mağara döneminden günümüze kadar çeşitli değişimler göstererek varlığını sürdürmüştür. Bu süreçte sanatçılar tarafından tekniğe ve üsluba dayalı birçok farklılığa başvurulmuştur. Realist, dışavurumcu, romantik yaklaşımların yanı sıra “Pisuar” ya da bazen boş bir çerçeve örneklerinde olduğu gibi düşüncenin ön planda olduğu yaklaşımlara doğru değişimlere doğru bir süreç de izlenmiştir.

Bütün bu çeşitlilik ve değişimlere rağmen, yüzyıllar boyunca fresk, heykel ya da yağlı boyanın bulunuşundan itibaren tual üzerine yağlı boya, her zaman varlığını sürdürmüştür. Tualin oluşumu en az iki nesneyi gerektirmekteydi. Birincisi keten ve pamuktan bir bez, ikincisi de bu bezin sıkıca gerilebileceği bir şase. Bezin gerildiği malzeme genelde ahşap (şase) olmuştur. Resim sanatında ahşabın kullanımına fazlaca yer verilmiştir, hatta neredeyse resimle ahşap ayrılmaz bir bütün oluşturmaktadır.

Sanatçılar ve özellikle ressamların kullandıkları şase, kâğıt, fırça sapları, şövale, masa, sandalye, kalem, etajer vb. gibi birçok malzeme ahşaptan üretilmektedir. Ahşap çoğu zaman sanat eserinin ortaya konulmasında bir araç iken, bazen de ahşabın kendisi, sanat eserinin ta kendisi olabilmektedir. Ahşap, birçok sanatçı tarafından resmin ana malzemesi olarak kabul görmekte ve bir yüzey olarak kullanılıp eserin yapıldığı zemin olarak kullanılmaktadır. Mona Lisa kavak ağacından yapılma pano üzerine tual bezi gerilerek yağlı boya tekniği ile Leonardo da Vinci tarafından yapılmıştır. Burada sorgulamalardan biri şu soru üzerine kurulmuştur: Resim 16. yüzyıldan bu yana kavak panoya geriliyken kavak pano neden Mona Lisa adlı eser kadar konuşulmasın, neden ikinci planda kalsın?

Tarihin ilk zamanlarından bu yana kullanılan bir malzeme olması, ahşabın ne kadar kullanışlı ve de sağlıklı olduğunun kanıtıdır. Ahşap hem sağlıklı hem de dayanıklı bir malzeme olması sebebi ile özellikle yaşam alanlarının vazgeçilmez malzemesidir. Ahşap doğal ve göz yormayan bir yapıya sahiptir.

Günümüz resim sanatı sadece tual yüzeyini plastik kaygılar güderek bir şeyler var et
mek derdi olmaktan çıkmıştır. Her zaman bir sanat akımının ardından farklı bir düşünce savunulmuş ve bu doğrultuda kişi ya da kişiler bazı olgular üzerinden resimler yapmıştır ve işin yazınsal boyutu ile de desteklemişlerdir.

Marcel Duchamp 1917’de “Pisuar”nı sergilediğinde onun için sanat bitmişti. Sanat belki bu hareketlerden ve duruşlardan beslendiği için aslında bitmedi daha da anlamlandırılmaya başladı, birçok görüş ortaya çıktı. Belki de birçok sanatçı adayının bu ve buna benzer duruşlar sayesinde bugün ki şeklini aldı.



Resim sanatını özne, ahşabı nesne olarak betimlersek, ahşap resim sanatının dışında kalan, resim sanatının dışında bir parça olarak görülebilir. Ahşap bir tualin şasesi ya da bir fırçanın ahşap sapı olmaktan çıkan, kendini resim sanatında, tek başına bir nesne olma özelliğini plastik açıdan gösterilmesi ve yorumlanması amaçlanmıştır.

Benzer Konular
Sonraki
« Sonraki Konu
İlk Yayın